Türk Ulusu’ nun ve istikbal mücadelesi veren ulusların her yönüyle örnek aldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ebedi Baş Komutanı Mustafa Kemal Atatürk hakkında, bu içerikte az bilinen taraflarını inceleyeceğiz.
Birçok kaynakta, hakkında edinebileceğiniz bilgilerin biraz daha dışına çıkarak ele alacağımız bu içerikte, Askeri ve Siyasi dehanın 20 yy. ‘da geçen kısacık hayatında bizi şaşırtan ve ona tekrar hayran olmamızı sağlayacak bakalım ne gibi şeylerle karşılaşacağız.
Bu Yazımızda Neler Var :
Mustafa Kemal Atatürk Hayatı Boyunca Yapmayı En Çok İstediği Şey Neydi?
Askeri ve siyasi karakterinin dışında da oldukça enteresan ve dolu dolu bir karakteri vardı. Hastalıklar, savaşlar, zaferler, devrimler ve başarılarla geçen 57 senelik ömründe, en çok istediği şeylerin başında Dünya turuna çıkmak geliyordu. Dünya’yı, coğrafyaları o kadar çok merak ediyordu ki; dünya turu onun için hep bir hayal olarak kaldı.
Devlet adamlığı görevi boyunca, hiçbir dış gezi yapmamış olması, belki de hayatıyla hayali arasındaki en büyük zıtlık olabilir. Buna rağmen, Atatürk renkli kişiliğinde yer edinen bir hayali olarak, her zaman Dünya turu yapmayı istemiş fakat gerçekleştirememiştir.
Modayı Takip Eden Değil, Moda Yaratan Bir Devlet Adamıydı
Askerlik hayatı dışında, sivil olarak oldukça düzenli ve üzerine en çok yakışan kıyafetleri tercih eden bir liderdi. Öyle ki, kendi giydiği elbiselerin ve kıyafetlerin tasarımlarının dahi onun elinden çıktığı bilinir. Beyaza karşı aşırı düşkündü. Devlet adamlığının verdiği alışkanlıktan olsa gerek, son derece şık ve zarif kıyafetler tercih ederken, özellikle beyaz kombine dikkat ederdi.
Hayatı boyunca, gardırobunda beyaz renk dışında bir gömleği olmamıştır. Takım elbiselerinde lacivert veya farklı bir renk tonu olmazdı. Mavi, siyah ve gri tonlarda, tamamen kendi tasarladığı ve kendi ölçülerine göre hazırlanmış giysiler tercih ederdi. Bunun yanı sıra, gündelik hayatı içinde daima renkli ve spor tarz giysiler tercih ederdi.
Bol paça kesimler, üzerine tam oturan ceket ve gömlek tarzıyla her zaman bulunduğu yerde dikkatleri üzerine toplayan bir giyim zevkine sahipti. Ayrıca, aksesuar kullanımına da çok önem verirdi. Eldivenlerinden, yaka mendiline kadar oldukça zarif ve tam da giysileriyle uyumlu halde kullandığı aksesuarları ile birçok tarihi resimde dikkatinizi çekmiştir.
Kayıp Kıta MU, Türk Irkının Geldiği Kıta Mı? O Her Zaman Bunu Merak Ederdi!
Mustafa Kemal Atatürk Hayatı boyunca, özellikle Türk tarihinin daha çok gün yüzüne çıkması ve delil ve keşiflerle tarih sayfasındaki yerini almasını isteyen Atatürk, Kayıp kıta MU (Diğer adıyla Atlantis) kıtasına özel bir ilgi duyuyordu. O hep bilinenin üzerinde şeyleri keşfetmek istiyordu. “Türklerin ana yurdu Orta Asya olmasına rağmen, Orta Asya’ya nereden ve nasıl geldiler? “ gibi çoğu kişi tarafından sorgulanmayan sorunun yanıtını bulmak için çok uğraştı.
Araştırmaların bir kısmında, Türklerin Orta Amerika uygarlıkları İnka, Maya ve Aztekliler ile ortak özelliklerinin keşfedilmesi, onu daha çok heyecanlandırıyordu. Orhun Anıtlarında, bu medeniyetlerin kalıntıları ile arasında oldukça benzer yanlar vardı. Yoksa? Kayıp Kıta MU, Türklerin asıl ana yurdu muydu? Araştırmaları için kendi tarafından kurulan Türk Tarih Kurumu, kendisine bu konuda 14 ayrı rapor sunmuş ve birçok yabancı araştırmacının kaynaklarından da faydalanarak, Türkçe’ ye çevirisini istemişti.
Ne De Güzel Halkçılık Ama!
Günümüz Türkiye’sini şekillendiren 6 ilkesinden biri olan Halkçılık ilkesine son derece bağlı bir devlet adamıydı. Kendisini her zaman resmi ve şatafatlı alanlarda rahatsız hisseder, en çok rahat ettiği ortamlar yurt gezilerinde kendi vatandaşıyla iç içe olduğu zamanlardı.
Zümre farkından nefret eden bir yapıdaydı. Şikâyet ve isteklerin bizzat kendine iletilmesini çok isterdi. Çankaya köşkünde veya diğer devlet kurumlarında, halkın bizzat kendine ulaşması için tüm detayları ve engelleri her zaman kaldırmıştı. Bu halk adamlığının en güzel örneklerinden biri, bir gün yine yurt gezisinde ona eşlik eden milletvekilleri ile arasında yaşanan bir olaydı.
Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde sık sık treni tercih ettiği için, yine yanındaki heyet ile beraberdi. Tren kondüktörünün bilet kontrolleri sırasında, milletvekillerini es geçmesine şaşırmış ve yanındakilere sormuştu:
“Onlardan neden bilet parası alınmadı?” Milletvekillerine ücretsiz olduğu yanıtını alınca, kendi kendine mırıldandı: “Ne de güzel halkçılık ama! “
Mustafa Kemal Atatürk Gerçek Bir Hayvansever Ve Doğa Aşığıydı
İnsani tarafından bakacak olursak, hayatı savaşlar ve mücadeleler içinde geçmiş bir lider için, cidden akla son gelecek konulardan ikisi hayvanseverlik ve doğa aşıklığı olmalı. Fakat, tam tersine hem hayvanlara hem de doğaya karşı son derece duyarlıydı.
Kendine hediye edilen atlar için çiftliğinde ahır oluşturmuştu ve bakımlarıyla yakından ilgilenirdi. Ayrıca, Fox isimli o meşhur köpeği ömrünün sonuna kadar Mustafa Kemal Atatürk ile beraberdi. Atlara, güvercinlere ve köpeklere aşırı sevgi doluydu. Veterinerlik fakültesinde, öğrencilerle beraber derse girdiği ve yerli cins büyükbaş üretiminde de eğitim sırasında bilgiler aldığı bilinirdi. Yeşili çok seven bir liderdi.
Tarihte Yürüyen Köşk olarak bilinen yazlık köşkünün inşası sırasında, çam ağacının yapraklarından dolayı, yapının yerini değiştirmesi de bunun en güzel doğa sevgisi örneklerinden biridir.
Belki de çocukluğundan itibaren annesi ve kardeşi ile beraber dayısının yanına göç etmeleri onun bu insani sevgilerinin artmasındaki en büyük sebeptir.
Tarihte En Çok Dil Bilen Liderlerden Biriydi
Hayatını okumaya ve eğitime adamış bir devlet adamı olarak, belki de en az şaşırılması gereken özelliklerden birisidir. Atatürk, 57 senelik hayatında bazısı eğitimi sırasında, diğerleri bulunduğu savaş cepheleri ve kendi diplomatik görüşmelerini pürüzsüz bir şekilde geçirmek için bizzat öğrendiği 11 dili iyi ve orta seviyede konuşabiliyor ve yazabiliyordu.
Ana dili olan Türkçe dışında, iyi derecede okuma – yazma Almanca, ileri derecede okuma- yazma Fransızca, iyi seviyede okuma – yazma İngilizce, iyi seviyede okuma – yazma Yunanca, İleri seviyede okuma- yazma Osmanlıca ve Arapça, iyi seviyede okuma- yazma Farsça, orta derecede okuma ve konuşma Japonca, orta derecede okuma- yazma Rusça, iyi derecede okuma- yazma Latince, orta derece okuma- yazma Bulgarca bildiği ve kullandığı diller arasındaydı.
Özellikle Fransızca eğitimini okul hayatı boyunca almış olması onun bu dilde çok ileri seviyede bilgi sahibi olduğunu da göstermektedir. Atatürk, aynı zamanda eski Türk dili olan Göktürkçe konusunda da bazı kısımları okuyacak kadar da bilgi sahibiydi.
Mustafa Kemal Atatürk Kitaplar
“Ömrü, okumakla geçmiş.” diyebileceğimiz bir devlet adamı olarak, Atatürk belki de tarihin en çok kitap okuyan lideriydi. Emekli Tuğgeneral Dr. Haldun Solmaztürk’ün yaptığı araştırma neticesinde, Mustafa Kemal Atatürk’ ün eğitim hayatı, askeri ve devlet adamlığı boyunca toplamda 3.997 adet kitap okuduğu ortaya çıkmıştır.
Ayrıca, bir tanesi Almanca’dan çeviri olmak üzere, toplamda 8 kitabı da bizzat kaleme aldığı ifade ediliyor. Eğitim seferberliğinde, Atatürk’ün bizzat Türkçe ’ye kazandırdığı geometri tanımlarının yer aldığı Geometri Öğretmenlerine Kılavuz kitabı, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında da okullarda okutulmuştur.
4 Ocak 1881
Aslında, 19 Mayıs’ı hayatı boyunca hep doğum günü olarak bilmiş ve tanıtmış bir lider olarak tanırız Mustafa Kemal Atatürk’ü. Millî Mücadele’nin temelinin atıldığı 19 Mayıs 1919 Samsun çıkarması, onun içinde tıpkı yurdun kurtuluş günü olarak bir doğum günü manası taşıyordu.
Birçok araştırmacı tarafından yapılan araştırmalar ve devlet kayıtları sonrasında, Atatürk’ün 4 Ocak 1881 Salı günü asıl doğum tarihi olarak ortaya çıkmıştır.
Hiçbir zaman kelime oyunlarına düşmezdi
Oldukça pratik bir zekaya sahip olan dahi devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, özellikle yurtdışından gelen bazı ziyaretçilerinin kendilerince ettikleri kelime oyunlarına asla düşmezdi.
Kendisini ziyarete gelen Yugoslav Kralı Aleksandr, önce milleti öven sözleri ve ardından alaycı bir tavırla dile getirdiği; “Aslında, Llyod George Cihan Harbi sonrasında Batı Anadolu’yu bize teklif etmişti, ama bizler Türkleri çok sevdiğimiz için kabul etmedik! “sözü sonrasında, durumu anlayarak;
“Öncelikle karşılıklı sevginiz için çok teşekkür eder, sonrasında da büyük geçmiş olsun dileklerimi iletirim. “ diyerek, kimsenin beklemediği o müthiş yanıtı vermiştir.
Bir keresinde yine, yabancı devlet adamlarına verdiği bir yemekte servisi yapan Türk garsonlarından birinin heyecanlanarak elindeki yemeği yere dökmesinden sonra, etrafındakilere dönerek;
“Milletime her şeyi öğrettim ama uşaklık yapmasını bir türlü öğretemedim! “herkesin şaşkınlıkla birbirine baktığı o meşhur sözünü söylemiştir.
Bu sözü, misafirlerinden devlet erkanına kadar herkesin ağzından tek kelime laf çıkaramayacağı kadar zekice söylenmiş bir söz olarak hatıralarındaki yerini almıştır.
Düşmanının dahi ardından saygı ve hayranlıkla bahsettiği bir devlet adamıydı
Ölümü ardından, İtalya ‘da ulusal yayın yapan bir radyoda ülkeye Atatürk’ün ölümü bildiriliyordu;
“ İskender, Sezar ve Napolyon ayağa kalkın! Büyüğünüz Mustafa Kemal geliyor…”
Birçok devlet adamı, askeri kişilik, yazar ve basın-yayın kuruluşları tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü ardından, son derece gurur verici ve heyecanlandırıcı şeyler dile getiriliyordu.
Dünya’da ölümünden sonra halen bağımsızlık mücadelesi veren birçok ulusun en büyük idolü olduğunun kanıtı ise; Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesini başlatan Mahatma Ghandi;
“ Mustafa Kemal İngilizleri alt edene kadar, ben ve milletim İngilizleri Tanrı sanardık.” sözü olmuştur şüphesiz.
Çağının ötesinde bir lider, başarıları hayat hikayesinden bile çok yer kaplayan askeri bir deha. İleri görüşlü, bilim odaklı kişiliği ve benzersiz devrimci Mustafa Kemal Atatürk anısına…